Hayat, kimi zaman sıradan ve alışıldık bir şekilde akar; fakat bazı bireyler, hayata farklı bir bağlamdan yaklaşarak fark yaratırlar. 17 yıl boyunca her sabah güne aynı ritüelle başlayan 63 yaşındaki Hasan Aydın, İstanbul'un Kenar Mahallesi'nde sosyal bir bereket kaynağı haline geldi. Ekmek kırıntısı toplama eylemi, sadece geçim kaynağı olmaktan öte, onun gönlündeki iyilik ateşini yakarak sosyal bir sorumluluk projesine dönüştü. 'Allah rızası için bu işi yapıyorum' diyerek, yardımseverliğiyle çevresindekilere ilham kaynağı olan Aydın, yüreğinde taşıdığı hayırseverlik duygusuyla, sokakları sadece ekmek kırıntılarıyla değil, umutla dolup taşıyor.
Hasan Aydın, her sabah İstanbul'un yoğun caddelerinde yürüyerek başlıyor. Yürüyüşü sırasında, insanların bıraktığı ekmek kırıntılarını topluyor. Bu durum, başlangıçta sıradan bir alışkanlık gibi görünse de, zamanla onun hayatındaki en önemli misyon haline geldi. Ekmek kırıntılarından kazandığı parayı, yoksul ve muhtaç insanlara yardım etmek için harcıyor. "Bu dünyada en kıymetli olan şey, insanlara yardım etmek," diyor Aydın. Ekmek kırıntıları, onun için sadece bir geçim kaynağı değil; bu sürecin içerisinde yaptığı iyiliklerle bir anlam da kazandı.
Hasan’ın topladığı ekmek kırıntıları, soğuk kış günlerinde sokak hayvanlarına ve kimsesiz insanlara ulaşıyor. Her sabah, elinde bir poşetle çıktığı bu yolculukta, İstanbul'un birçok semtinde kendine bir rota çiziyor. Topladığı ekmek kırıntılarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için bir dizi plan yapıyor: “Topladığım kırıntıları biriktirip, kış aylarında sokak hayvanlarını beslemek için kullanıyorum. Diğer taraftan, insanlarımızın ekmeksiz kalmamaları adına yapılan yardımların içinde yer alıyorum,” diye ekliyor Aydın.
Aydın’ın bu çalışması, ekmek kırıntısı toplamakla kalmayıp, çevresindeki insanları da etkisi altına alıyor. Mahalle sakinleri, onun işini sahiplenmeye, destek olmaya başlıyorlar. Giderek büyüyen bu iyilik hareketi, bir komşuluk ilişkisiyle sınırlı kalmayıp, halihazırda sosyal yardımlaşma projelerine dönüşmeye başlıyor. Ekmek kırıntılarının yanında, bağışlanacak diğer gıda maddeleri için de organizasyonlar kurmaya karar veriyorlar. Bu sayede, sadece Aydın’ın çabalarıyla sınırlı kalmayan bir dayanışma ortamı oluşuyor. Artık birçok kişi, Aydın’ın yanına gelerek, biraz yardım etmek istediklerini söylüyor, gıda bağışlarında bulunuyor veya onun çabasına katılmak istiyorlar.
Aydın, “Benim amacım sadece toplamak değil, aynı zamanda insanlara bu konuda ilham vermek,” diyerek, hedefini belirtiyor. Bireylerin bu tür yardım çalışmalarına katılması ve toplumun bütün kesimlerinin birbirine destek olması gerektiğini vurguluyor. Onun, İstanbul'un karmaşasında günlük yaşamın getirdiği zorluklara karşı duyduğu büyük hassasiyet, birçok insana ilham kaynağı oluyor. 17 yıl boyunca yaptığı bu çalışmalar sayesinde, yoksulluğa olan farkındalığı artırmayı başardığı için gururlu.
Bütün bu süreçte, elbette zorluklar da var. Özellikle, İstanbul’un büyükşehir dinamikleri içerisinde topladığı ekmek kırıntılarının bazen yetersiz kaldığı zamanlar olabiliyor. Ancak Aydın’ın motivasyonu ve insanlara duyduğu sevgi, bu sıkıntıları aşmasını sağlıyor. “Zorlukların üstesinden gelmek için tek yapmamız gereken şey, dayanışma içerisinde olmak,” diyor. Bu görüşüyle, yalnızca kendi çıkarları için değil, tüm insanlığın faydasına çalışan bir birey olduğunu kanıtlıyor.
Sonuç olarak, Hasan Aydın’ın hikayesi, yalnızca bir adamın ekmek kırıntılarını toplamakla kalmayıp, bir toplumsal dönüşümün parçası olabileceğini de gösteriyor. Herkesin kendi potansiyeline göre küçük adımlar atarak büyük değişim yaratabileceğinin güzel bir örneği. Onun hayatı, 'kırıntı' olarak gördüğü şeylerin bile içinde büyük bir anlam ve değer taşıyabileceğini bize hatırlatıyor. Ve belki de en önemlisi; Aydın’ın bu çılması, bu dünyada iyilik adına yapılan her çabanın mutlaka bir karşılık bulacağına dair hepimize bir inanç veriyor.