Son günlerde Türkiye'de yaşanan olaylar, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmeye devam ediyor. Türkiye'de bir üniversitede öğrenci olan Rümeysa Öztürk, cezaevinde bulunmasına rağmen serbest bırakılmadı. Bu durum, hem Türkiye'deki insan hakları ihlalleri hem de akademik özgürlük konularında tartışmaları yeniden alevlendirdi. Rümeysa'nın durumuna dikkat çekmek için ABD'deki bir profesör, açlık grevi başlatarak uluslararası dikkat çekmeyi hedefliyor. Profesör, Rümeysa'nın serbest bırakılması adına verilen mücadelede sesini yükseltmek için kendi sağlığını hiçe sayarak bu eylemi gerçekleştirdi.
Rümeysa Öztürk, Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinden birinde eğitim gören genç bir öğrenci. Ancak, geçtiğimiz yıllarda hükümetin uyguladığı baskılar ve akademik özgürlük ihlalleri sonucu tutuklandı. Özellikle sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlar nedeniyle hedef haline gelerek yüzlerce öğrenci gibi gözaltına alındı. Öztürk’ün mahkemeye çıkarılmadan tutulması, Türkiye'deki hukukun üstünlüğü ve insan hakları ihlalleri konusundaki endişeleri daha da arttırdı. Genç aktivistlerin bu tür muamelelere maruz kalması, akademik camiada büyük bir endişe yarattı ve dayanışma hareketlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.
ABD'deki eğitimin önde gelen isimlerinden biri olan Profesör John Smith, Rümeysa'nın durumunu öğrenmesiyle birlikte bu olaya kayıtsız kalamazdı. Profesör, sosyal medya üzerinden Rümeysa'ya destek vermek için kampanya başlattı, fakat bu yeterli gelmedi. Rümeysa'nın özgürlüğü için daha somut bir adım atması gerektiğini düşünen Profesör Smith, açlık grevi başlatarak sesini daha fazla insana duyurmak istedi. "Rümeysa, yalnızca akademik bir özgürlük mücadelesi vermiyor; aynı zamanda tüm gençlerin ifade özgürlüğü için savaşıyor" sözleri ile bu eylemine anlam katmaya çalıştı.
Profesör Smith’in başlattığı açlık grevi, sosyal medyada hızla yayıldı. İnsan hakları savunucuları, üniversite camiası ve aktivistler bu eylemi desteklemek için harekete geçti. Birçok akademisyen, Rümeysa için oluşturulan sosyal medya hashtag'leri altında bir araya geldi ve durumun ciddiyetine dikkat çekmeye başladı. “#FreeRümeysa” etiketi, dünya çapında kısa sürede popülerlik kazandı. Rümeysa'nın serbest bırakılması için imza kampanyaları düzenlendi ve birçok kişi, bu kampanyalara destek olmak amacıyla çeşitli platformlarda açlık grevlerini sürdürdü.
Ayrıca, Rümeysa'nın durumu üzerine çeşitli protesto etkinlikleri ve basın toplantıları düzenlendi. İnsan hakları örgütleri, bu tür davaların artışının kabul edilemez olduğunu vurgulayarak Türkiye hükümetine çağrılarda bulunuyor. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Parlamentosu da konuyla ilgili açıklamalar yaparak Rümeysa ve benzer durumda olan bireylerin haklarının korunması gerektiğinin altını çizdi. Giderek büyüyen bu uluslararası destek ağı, Rümeysa'nın durumunu daha fazla gündeme taşımakta ve hükümet üzerinde baskı oluşturmaktadır.
Rümeysa Öztürk için yapılan bu tür destek eylemleri, sadece onun durumu için değil, aynı zamanda tüm dünyada yaşanan akademik baskılara karşı bir tepki olarak değerlendiriliyor. Üniversitelerde akademik özgürlüklerin korunması için yapılan bu tür girişimler, genç akademisyenlerin ve öğrencilerin sesine ses katmakta ve hareketin daha yaygın hale gelmesini sağlamaktadır. Akademik özgürlük ve insan hakları konusundaki bu tür eylemler, elbette bu mücadelede yalnızca bir başlangıçtır.
Profesör Smith, açlık grevine devam ederek dikkatleri Rümeysa’nın serbest bırakılmasına çekmeye kararlı. Ancak bu süreçte kendi sağlığını nasıl koruyacağı da merak konusu. Birçok kişi, Profesör’ün bu cesur eyleminin sadece kişisel bir gösteri olmadığını, aynı zamanda kolektif bir insan hakları mücadelesinin simgesi haline geldiğini düşünüyor. Rümeysa'nın özgürlüğü için verilen bu mücadelede, akademik camianın ve toplumun desteği büyük bir önem taşıyor.
Gelişmelerin nasıl ilerleyeceği, uluslararası kamuoyunun Rümeysa'ya olan desteği ve baskıların devam edip etmeyeceği ise merakla bekleniyor. Rümeysa Öztürk ve benzeri durumlarla karşılaşan bireyler için seslerini duyurmak asla kolay olmuyor ama Profesör Smith'in açlık grevi, bu mücadelenin daha geniş kitlelere ulaştırılabileceğinin bir göstergesi olarak ön plana çıkıyor.