Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir cinayet olayı, toplumda büyük bir infiale yol açtı. Tanınmış bir ailenin kadını, eşi tarafından kızıyla birlikte acımasızca öldürüldü. Eşinin şiddet hareketlerine maruz kaldığı sırada, kadının daha önce yakın çevresine verdiği uyarılar dikkat çekti. "Sonum iyi olmayacak" sözleri, ailesinin ve arkadaşlarının aklından çıkmıyor. Peki, bu trajedinin arkasında yatan nedenler nelerdi? Olayın detaylarına ve bu tür cinayetlerin önlenmesine dair ne gibi önlemler alınabilir? İşte bu sorulara cevap arayacağız.
Olay, yaşayanların gözleri önünde gerçekleşti. Kadının eşi, daha önce de benzeri şiddet olayları nedeniyle polise intikal eden şikayetleri olmasına rağmen, bir türlü durdurulamadı. Eşinin saldırgan tavırları, özellikle acımasızca dövüldüğü zamanlarda, kadının psikolojik durumunu daha da kötüleştiriyordu. Bu durumu onun için bir tür normal hale getirmeye çalışmak, etrafındaki arkadaşlarını ve ailesini rahatsız etmesine rağmen, kadının acı dolu sessizliği, içinde bulunduğu çıkmazı gösteriyordu. Birçok kişi, kadının sözlerinin ardındaki gerçek tehlikeyi göremedi. "Sonum iyi olmayacak" diyerek çevresini uyaran kadın, sonunda kendi ve evladının hayatına mal olacak bir duruma kapıldı.
Bu tür olaylar, yalnızca bireysel trajediler değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Türkiye'de ve dünyada kadın cinayetlerine karşı farkındalığı artırmak için mücadele eden birçok grup bulunuyor. Ancak, çoğu zaman seslerini duyurmakta zorlanıyorlar. Kadına yönelik şiddetin engellenmesi için yasaların sıkı bir şekilde uygulanması, toplumsal algının değiştirilmesi ve erken müdahale sistemlerinin geliştirilmesi gerekmektedir. Her bireyin, özellikle kadınların, kendilerini güvende hissetmeleri için yeterli desteği alabilmeleri gerekir. Bu tür trajik olayların önüne geçmek için, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda daha fazla bilgi ve farkındalık yaratmalıyız.
Olay sonrası birçok kişi sosyal medya üzerinden yaşanan bu trajediye tepki gösterdi. 'Kadına karşı şiddete hayır' etiketleriyle yapılan paylaşımlar, toplumun olaylara duyarsız kalmadığını gösteriyor. Ancak, yaşanan bu trajedi bir kez daha hatırlatıyor ki şiddet, sıradan bir konu olamaz. Bu tür olayların önlenebilmesi için, her kesimden alana dâhil olan bir farkındalık yaratmak gerekmektedir. Eşinden korkan, şiddet gören kadınların yalnız olmadığını bilmeleri, bu tür olayların önlenmesinde büyük bir adım olacaktır.
Son olarak, bu trajik olayda hayatını kaybeden kadının ve çocuğunun anısını yaşatmak, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin bir parçası olarak gördüğümüzün en önemli göstergesi olacaktır. Bu tür üzücü olayların tekrar yaşanmaması için hepimize görev düşüyor. Kendi çevremizde şiddetin her türlüsüne karşı durmak, gereken önlemleri almak ve bu konudaki farkındalığı artırmak, toplum olarak bu meselenin üstesinden gelmemiz için elzemdir.