Son zamanlarda Ortadoğu’daki politik gerginlikler tırmanırken, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Katz, orduya Suriye’ye yönelik potansiyel bir saldırı için hazırlık yapmaları talimatını verdi. Bu gelişme, bölgedeki gerginliklerin artabileceğini işaret ederken, Suriye üzerindeki stratejik hedeflerin de tekrar gözden geçirileceği konuşulmakta. Peki, bu durum neden önemli ve neler bekleniyor? İşte detaylar.
İsrail’in Suriye’ye yönelik tehditleri, uzun yıllara dayanan bir çatışmalar silsilesinin sonucudur. Suriye’nin İran ile olan yakın ilişkileri ve Hezbollah gibi grupların varlığı, İsrail için ulusal güvenlik tehditleri doğuruyor. Netanyahu hükümeti, İran’ın Suriye üzerinden Lübnan’a ulaşarak, bölgedeki güç dengesini değiştirmek istediğini öne sürüyor. Bu nedenle, İsrail ordusu, Suriye topraklarına yönelik saldırıların savunma amaçlı olduğunu ifade ediyor. Ancak, uluslararası kamuoyunda bu hamlelerin ne denli meşru olduğu tartışma konusu.
Netanyahu ve Katz’ın verdiği talimatla birlikte, İsrail ordusunun hangi hedefleri vuracağı konuşulmaya başlandı. Operasyonların, İran destekli milislerin ve Hizbullah’ın faaliyetlerini hedef alması bekleniyor. Ancak böyle bir girişim, sadece askeri etkilerle sınırlı kalmayarak, mevcut diplomatik ilişkileri de zedeleyebilir. Zira, Suriye’deki bir çatışma, diğer bölgesel güçleri de harekete geçirebilir ve yeni bir savaşa yol açabilir.
Uluslararası toplum ise bu durumu dikkatle izliyor. ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı, bu tehditlerin artmasında önemli bir etken olabilir. Washington’un bölgedeki durumu nasıl etkileyeceği, ilerleyen günlerde netlik kazanacak. İsrail, bu tehditleri gündeme getirirken, aslında kulislerde çeşitli diplomatik pazarlıkların da yapıldığını göz ardı etmemek gerekiyor. Özellikle, normalleşme süreçlerinin hâlâ devam ettiği Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn gibi ülkelerin tutumları, bu konuda belirleyici olabilir.
Ayrıca, bu tür bir saldırının uluslararası hukuk açısından ne şekilde değerlendirileceği de önemli bir tartışma konusu. Suriye’nin egemenlik hakları ve meşru savunmaya dair argümanlar, uluslararası mahkemelerde uzun süre tartışılan konular arasında yer almakta. Gelişen olaylar karşısında, uluslararası hukuk ve diplomatlar ne denli bir rol üstlenecek? Zamanla göreceğiz.
Sonuç olarak, Netanyahu ve Katz’ın orduya verdiği talimat, sadece askeri bir hazırlığın ötesinde, bölgedeki siyasi dengeleri de etkileyecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Suriye üzerinde oluşacak yeni dinamikler, hem bölgedeki hem de dünya genelindeki güç ilişkilerini şekillendirmede önemli bir rol oynayabilir. Yakın dönemde yaşanacak gelişmeler, bu meseleler ışığında dikkate alınmalı ve takip edilmelidir.