Hayat, bazen beklenmeyen olaylarla birdenbire değişebilir. Bir gün normal bir yaşam sürerken, ertesi gün her şey alt üst olabilir. İşte bu hikaye de tam olarak böyle başladı. Şehir merkezinde yaşayan 35 yaşındaki Hasan, birkaç ay önce ciddi bir kaza geçirdi. Kazanın ardından yaşadığı zorluklar, onun hayatını tamamen değiştirdi. Şimdi, bacağındaki sakatlık nedeniyle işinden ayrılmak zorunda kaldı ve başını sokacak bir yeri kalmadı. Artık bir parkta çadırda yaşıyor ve yaşam mücadelesi veriyor.
Hasan, o sabah işine gitmek için evinden çıkarken her şeyin olağan seyrinde gideceğini düşünüyordu. Ancak, şehir boyunca ilerlerken bir trafik kazası yaşandı. Şoförün dikkatsizliği yüzünden Hasan, hayatını değiştiren bir yaralanma geçirdi. Bacağındaki sakatlık, onu yürümekte zorlar hale getirdi ve sonrasında bir dizi tıbbi müdahale gerektirdi. Neyse ki, hayatta kalmayı başardı ama işine dönmesi imkansız hale geldi. İş yerindeki çalışma arkadaşları, onu çok seviyor olsalar da, uzun süreli bir rapor sonrası işini kaybetti. Şimdi, geçmişteki yaşamına dönmek yerine yeni bir hayat bulmak zorunda kalacaktı.
Hasan, işsiz kalmasının ardından ev kirasını ödeyemez hale geldi. Ailesinin de maddi durumu pek iyi değildi ve ona evlerini açacak durumda değildiler. Bu zor günlerde onun için en iyi çözüm, şehrin en büyük parkında bir çadır kurmak oldu. İlk başta bu durumu kabullenmekte zorlandı, fakat zamanla park, ona hayatındaki yeni normalin bir parçası haline geldi. Trende geçen gecelerde herkesin hikayesi farklı, herkesin bir amacı var. Hasan, her gün parkta diğer insanlarla tanışarak yeni dostlar edinmeye çalışıyor. Onlara yardım eden gönüllü kuruluşlar ve sosyal hizmetler sayesinde gündelik ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekmiyor. Fakat insanoğlunun en temel ihtiyacı olan 'güvende olma' hissini kaybetmiş durumda.
Olayın üzerinden geçen zaman, Hasan’ın kabuğunu kırmasına ve çevresiyle daha çok etkileşimde bulunmasına olanak tanıdı. Parkın diğer sakinleriyle birlikte günlerini geçiriyor, bazen birlikte yemek pişiriyor, bazen de geçmişten anılar paylaşarak moral bulmaya çalışıyorlar. Bu süreçte, Hasan, hayatının ne kadar kıymetli olduğunu ve hayata tutunmanın ne denli önemli olduğunu daha iyi anlamaya başladı. Gece yarıları çadırının etrafında, yıldızların altında yeni hayaller kurmaya çalışıyor; en büyük hayali, yeniden ayağa kalkıp topluma kazandırılmak. Bazen, bunların hepsi çooook uzakta gibi görünse de, umut etmekten vazgeçmiyor. Beslenmek ve yaşamını sürdürebilmek için birçok gönüllü çalışmaya katılıyor. Buradan edindiği deneyimler, ona bambaşka bir bakış açısı kazandırdı.
Sonuç olarak, hayatının köklü değişimlerinin yarattığı zor koşullara rağmen, Hasan’ın umut dolu bir kimliğe bürünmesi dikkat çekici. Onun hikayesi, toplum içinde birbirimizi desteklemenin ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Özgürlükten yoksun kalmış birinin bile, nasıl hayatını yeniden inşa edebileceğinin canlı bir örneği olarak parklarda çadırda yaşayan insanların varlığı, bizlere yaşamın zorluklarını hatırlatıyor. Hasan, umudunu kaybetmemek için her gün bir adım atmaya devam ediyor; ne de olsa, hayatta her zaman bir fırsat var.