Günümüzde birçok insan, farklı sebeplerle sorumluluklardan kaçmakta. Bu durum, hem bireysel hem de toplumsal ilişkilerde sorunlara neden olabiliyor. Klinik psikolog Zeynep Kızıltepe, sorumluluklardan kaçmanın ardındaki psikolojik nedenlere dikkat çekerek, bu durumun kişisel gelişimi nasıl etkilediğini ve bu sorunla nasıl başa çıkılacağını açıklıyor.
Sorumluluğa dair hisler, kişinin yaşam kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir faktördür. Kızıltepe, insanların sorumluluk almayı reddetmelerinin altında yatan pek çok sebep olduğunu belirtiyor. Bu sebeplerin başında, bireyin kendine karşı olan beklentileri, toplumsal baskılar ve içsel korkular geliyor. Bireyler, genellikle yüksek beklentilerle karşılaştıklarında sosyal kaygı ve düşük özsaygı gibi duygularla başa çıkmakta zorlanıyorlar. Bunun sonucunda birçok insan, sorumluluk almak yerine kaçmayı tercih ediyor.
Kızıltepe, özellikle gençlerin ve yeni neslin, sosyal medya kullanımının da bu durumu pekiştirdiğini ifade ediyor. Sosyal medya üzerindeki muhalefet ve eleştiriler, bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerini değiştiriyor. Sürekli olarak başkalarının yaşamlarına maruz kalan gençler, kendi sorumluluklarını üstlenmekte zorlanabiliyor. Reddedilen sorumluluklar, bireyin özsaygısını negatif yönde etkileyerek bir kısır döngü oluşturabiliyor.
Kendinden kaçmak, yalnızca sorumluluklardan kaçış değil, aynı zamanda kişinin kendi düşünceleri ve duyguları ile yüzleşmeme durumunu da ifade ediyor. Kızıltepe, bu durumun birçok insan için alışkanlık haline geldiğini belirtiyor. Bireyler, genellikle duygusal zorluklarla yüzleşmekten kaçındıkları için kendilerini çeşitli yollarla oyalama yoluna gidiyorlar. Bu da bireyin duygusal sağlığını olumsuz etkileyebiliyor.
Kendinden kaçmanın sonuçları bireysel yaşamları etkileyebileceği gibi, toplumda da bir yankı buluyor. Kızıltepe, bireylerin sorunları erteleyerek çözüm üretememelerinin hem kişisel hem de sosyal ilişkilerde çatışmalara yol açabileceğini vurguluyor. Kendi ihtiyaçlarını erteleyen bireyler, zamanla yalnızlık ve tükenmişlik hissi yaşamaya başlıyorlar. Bu da, sosyal yaşamlarını olumsuz etkileyerek daha fazla sorun yaratıyor.
Bununla birlikte, Kızıltepe, kendinden kaçışla başa çıkmanın yollarını da paylaşıyor. Öncelikle bireylerin kendilerine karşı samimi olmalarının gerekli olduğunu belirtiyor. Kendi hislerini kabul etmek ve bunlarla yüzleşmek, psikolojik sağlığı olumlu yönde etkileyebilir. Ayrıca, her bireyin bir sorumluluk seçeneği olduğunun farkında olması gerektiğini ifade ediyor. Küçük sorumluluklarla başlayarak, zamanla daha büyük sorumluluklar üstlenmek, bireyin özsaygısını artırabilir.
Kızıltepe, bireylerin düzenli olarak duygusal destek almalarının ve profesyonel yardım almanın da önemli olduğunu belirtiyor. Kendine karşı nazik olmak, sağlıklı sınırlar koymak ve gerektiğinde yardım istemek, bireyin sağlıklı bir şekilde sorumluluk almasını kolaylaştırabilir. Böylelikle, bireylerin kendilerini kabul etmeleri ve kendi potansiyellerini keşfetmeleri mümkün hale gelir.
Sonuç olarak, sorumluluklardan kaçmak ve kendinden uzaklaşmak, bireylerin yaşam kalitelerini olumsuz etkileyen önemli bir durumdur. Klinik psikolog Zeynep Kızıltepe’nin önerileri, bu durumla nasıl başa çıkılabileceğine dair önemli ipuçları sunuyor. Kendine ve sorumluluklara karşı dürüst olmak, sağlıklı sınırlar koymak ve gerektiğinde profesyonel destek almak, hem bireysel hem de toplumsal sağlığı olumlu yönde etkileyebilir. Unutulmamalıdır ki, sorumluluk almak, bir erdemdir ve bunun getireceği sonuçlar bireyin hem içsel huzurunu artırabilir hem de sosyal ilişkilerini güçlendirebilir.