Uluslararası arenada üst düzey bir buluşma olan BRICS zirvesinde, Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın yapmış olduğu açıklamalar dikkat çekti. Yapay zekanın hızlı bir şekilde gelişimi ve potansiyeli üzerine tartışmalar sürerken, Fidan, bu teknolojinin tahakküm aracına dönüşmemesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğinin altını çizdi. Yüzyılın en büyük dönüşüm süreçlerinden birini temsil eden yapay zeka, pek çok sektörde devrim yaratma potansiyeline sahip. Ancak, bu potansiyelin aynı zamanda riskleri de beraberinde getirdiği gerçeği, zirvede gündeme gelen önemli bir konu oldu.
Yapay zeka teknolojisinin getirdiği yenilikler, hemen hemen her alanda önemli yenilikler oluşturma kapasitesine sahip. Ancak, bu büyük dönüşüm, sadece teknik sorunların ötesinde, etik ve sosyal sorunları da beraberinde getiriyor. Fidan, zirvedeki konuşmasında, yapay zekanın fırsatlar sunduğu kadar tehditler de barındırdığını belirterek, ülkelerin bu teknolojiyi yönetme konusunda uluslararası işbirliğine yönelmesi gerektiğini ifade etti. “Bu alandaki gelişmeler uluslararası güvenlik politikalarını doğrudan etkileyebilir. Güç dengeleri yapay zeka ile yeniden şekillenebilir. Bu yüzden her ülkenin kaygılarını dinleyip, ortak çözümler bulmamız şart.” dedi.
BRICS ülkeleri, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın oluşturduğu bir grup olarak, dünya ekonomisinde önemli bir yere sahip. Yıllar içerisinde genişleyen bu birliktelik, şimdi yapay zeka gibi temel bir alanda işbirliği gereksinimini de taşımaktadır. Yapay zeka konusunda uluslararası standartların belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Fidan, “Ülkeler arası adaletin sağlanması ve bağımlılığın önlenmesi için her alanda işbirliği yerel gelişmelerle desteklenmelidir.” şeklinde ifadelerde bulundu.
Bakan Fidan, bir diğer önemli vurgusunu ise yapay zekanın getirdiği bireysel ve kurumsal riskler üzerine yaptı. Teknolojinin getirdiği yeniliklerin bunu geliştiren bireyler ve şirketler üzerindeki etkisinin göz ardı edilemeyeceğini belirten Fidan, “Hızla değişen bu dinamikler, aynı zamanda birçok durumda istihdam kaybına ve sosyal huzursuzluklara da sebep olabiliyor. Bu bağlamda hem bireylerin hem de kurumların geleceğe dair doğru stratejiler geliştirmesi şart.” ifadelerini kullandı.
Zirvede yapay zeka etrafında şekillenen tartışmalar, aynı zamanda sosyal adalet ve eşitlik konularını da gündeme taşıdı. Fidan, yapay zekanın tahakküm aracı olmaması adına eğitim sistemlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguladı. “Eğitim sistemlerimiz bu yeni çağın ihtiyaçlarına yanıt veremiyor. Öğrencilerimizi yapay zeka ve teknoloji okur-yazarlığı konusunda eğitmeli ve onları gelecek için hazırlamalıyız.” söylemi ile eğitimin önemini bir kez daha gündeme getirdi.
Yapılan bu konuşmalar, yapay zekanın hem fırsatlar getirdiğini hem de büyük bir sorumluluk barındırdığını bir kez daha ortaya koydu. BRICS zirvesinde yapılan görüşmeler, dünya genelindeki ülkelerin bu dönüşüm sürecini nasıl yürüteceklerine dair önemli ipuçları sundu. Yapay zeka yönetimi, sadece seçeneklerin değil, aynı zamanda sorumlulukların da yönetilmesini gerektirdiği için, hükümetler arası işbirliğinin gerekliliği ortaya çıktı. Hakan Fidan'ın bu konudaki mesajları, uluslararası kamuoyunda yankı uyandırdı ve yapay zekanın geleceği hakkında yeni tartışmaların fitilini ateşledi.
Bakan Fidan, Türkiye’nin bu alanda yapacağı katkılara da değinerek, “Biz Türkiye olarak bu konudaki uluslararası çalışmalara her zaman destek vermeye hazırız. Amacımız, sadece kendi ülkemizi değil, bu alandaki küresel gelişmeleri de olumlu yönde etkilemek.” dedi. BRICS zirvesinde yapılan bu önemli konuşma, yapay zekanın toplumlar üzerindeki etkileri ile ilgili kritik tartışmaları alevlendirdi. Zira bu teknolojinin geleceği, işbirliği içinde planlanmadığı sürece belirsiz kalmaya devam edecektir.